YAS SÜRECİ VE PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK


YAS SÜRECİ VE PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK

Büşra Nur POLAT

Psikolojik Danışman

 

Ayrılık, insanın en çok üzüntü yaşamasına neden olan durumlardan birisidir. Sevdiğimiz bir yemeğin bitişinde, eğlenceli bir filmin sonunda yada sevgilimizden ayrılırken... Aslında hepsi birer ayrılıktır ve ister istemez insana farklı boyutlarda üzüntüler yaşatabilir. Ayrılığı en derin hissetiğimiz yerlerden birisi de sevdiklerimizin ölümüdür. Her ayrılık bir yana ölümle olan ayrılıklar bize derin keder, üzüntü, acı vb. duyguları yaşatır. İşte sevdiğimiz birinin kaybıyla bu duyguları yaşadığımız sürece yas denir.

Ölüm ve ardından getirdiği yas süreci herkes için çok büyük bir stres kaynağıdır. Günlük hayatta yaşamadığımız olumsuzluklara verdiğimiz tepkiler gibi ölüme de verilen tepkiler kişiden kişiye değişmektedir. Herkes sevdiği kişiyi kaybetmekten dolayı bir üzüntü yaşar. Bu durum belirli bir zaman boyunca normal sayılırken bu zamanın üstünde yaşanan yas süreci patalojik bir hal alabilmektedir. Normal bir yas için 2 ayın içerisinde kişinin yas sürecinden çıkmış günlük hayatının akışına dönmüş olması beklenir. 2 ayın üstünde bir zaman içinde hala günlük hayata dönülememiş ise gelecek süreç içerisinde depresyon, madde bağımlılığı, intihar düşünceleri riskli bir hale gelebilir.

Yas süreci Elisabeth Kubler-Ross tarafından tanımlanmış bazı aşamalardan oluşur.  Bunlar : inkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabul aşamalarıdır. Şimdi bu aşamaları biraz detaylandırılım.

İnkar aşaması : İnsanların beklenmedik bir durumla karşı karşıya kalması sonucunda adeta şokta olma halidir. Bu nedenle bu aşamaya şok aşaması da denmektedir. “Bu benim başıma gelmez”, “Gerçekten ölmüş olmaz” şeklinde tepkiler bu aşamada normal karşılanır. Bu süreç içinde olduğu durumu inkar etme üstüne kuruludur.

Öfke aşaması : inkar aşamasından sonra insanlar yaşadıkları kaybın hayal kırıklığı ile öfke aşamasına geçerler. Birlikte yapmak istedikleri, yapamadıklarından duyduğu pişmanlıkları, geçirmek istedikleri zaman dilimlerini düşünürler. Bu beklenti ve istekleri gerçekleşemeyeceği için engellemişlik hissinin verdiği sıkıntı ile öfke duymaya başlarlar. Sorgulamalar, suçlu aramalar, “neden ben” soruları sıkça bu sürece eşlik eder.

Pazarlık aşaması : Kaybettiğimiz kişinin bize geri dönmesi, hayatta olması için yaratıcı ile pazarlık yapılır. Genellikle bu durum hastalık süreci ağırlaşmış ölüme yakın olduğunu hissettiğimiz yakınlarımıza karşı gösterdiğimiz bir tutum olur. Pazarlık kısmında yaratıcı ile “O ölmesin ben de şu kadar adak vereceğim, bundan sonra her hafta onu ziyaret edeceğim, bir daha şunu yapmayacağım vb.” şeklinde konuşmalar kurgulanır.  

Depresyon aşaması : Kaybettiği kişinin geri gelmesi konusunda yapabileceği bir şeyin olmadığıını anlayan kişi kaybın verdiği çaresizlik duygularını hissetmeye başlar. Kayıp gerçeğini hayatına alır. Depresyon aşamasında birey kendisini hiçbir şey yapamayacak kadar enerjisiz, isteksiz ve yorgun hissedebilir.

Kabul aşaması : Ölüm hayatın parçası ve gerçeğidir. Ne kadar pazarlık etsek de geri getirebileceğimiz bir şey değildir. Bu nedenle onu kabul edip barışmak en sağlıklısıdır. Sevilen insana minnet ve şükran duymak, yaşanılan güzel anıları yad edebilmek, yaşamın o olmadan da devam edebileceğinin farkına varmak bu aşamada gerçekleşir.

Yas sürecinin şekillenmesinde kaybettiğimiz kişinin kim olduğu çok önemlidir. Birkaç yılda bir görüştüğümüz uzak akrabamızın ölümü ile annemizin yada çok yakın dostumuzun ölümü aynı duygusal olarak bizi aynı şekilde etkilemez. Ona yüklediğimiz anlamlar, hayaller, planlar, beklentiler, hayatımıza katkıları, geleceğimizi ve günümüzdeki şartlarımızı nasıl etkilediği hepsi birer etki faktörüdür. Kaybın doğal bir sonucu olarak hayatımızda bazı değişiklikler olabilir. Okul çocuğunun annesini kaybetmesi üzerine ev işlerinin kendisine düşmesi, kardeşleriyle daha çok ilgilenmesi gerektiği gibi durumların varlığından söz edilebilir. Bu durumlar herkes için, her toplumsal rol için değişebilir. Ancak bir değişimin olduğu kesindir. Değişimlere uyum sağlamak özellikle üzgün olduğumuz bir dönemde çok daha zordur ve ciddi bir çaba gerektirmektedir. Zorunlu olarak değişime uğrayan hayatımızın kontrolünü tekrar elde ettiğimizde yas sürecinden başarılı bir şekilde çıkmamız mümkün olur.

Yasın Etkileri

Yas sürecinde en sık karşılaşılan duygu durumları şunlardır :

  • Üzüntü
  • Suçluluk
  • Pişmanlık
  • Öfke
  • Çaresizlik

Yasa Müdahale

  • Bireyin kendisini ve sonrasında da çevresini düzenlemek,
  • Danışanların kayıp gerçeğini kabul etmelerini sağlamak,
  • Kaybın aşamalarını sağlıklı bir şekilde yaşamasını sağlamak
  • Yası ertlememeyi ötelememeyi sağlamak,
  • Özlemi azaltacak çevre oluşturmak,
  • Kaybedilen enerjiyi tekrar toplayıp ilişkilerde iyileştirici yatırımlarda kullanmak.

Yas sürecini pozitif psikoloji temelli ele aldığımızda travmatik olan her yaşantımızın bize getirdiği olumsuz sonuçlar olduğu gibi olumlu etkileri, fırsatları ortaya çıkarttığını söylemek mümkünüdür.

Peki danışanlarımız için neleri tavsiye edebiliriz ?

  • Karakter güçlenmesi  : Evet sevdiğimiz birinin kaybı bizim için çok zor. Bu süreci kendimiz için keşif süreci haline getirebiliriz. Kendi istek ve beklentilerinizi belirlemekten başlayın. Öncelikleriniz neler, sizin için yaşamda olmazsa olmaz dedikleriniz neler? Bu zamana kadar zorlandığınız ama başettiğiniz şeyleri düşünün. Hepsi birer kişisel başarı aslında. Yas sürecini de böyle düşünecek olursak “Yaşadığım kayıp beni nasıl güçlendirebilir?” sorusuna cevap arayabilirsiniz.
  • İlişki kurma : Bizim geleneklerimizde de yastan sonra ilişkisel boyutta ciddi bir destek vardır. Ev ziyaretleri, manevi toplantılar ile yası olan kişiye destek olunur. Arkadaş, akraba ve kardeşlerle yaşanan bu ilişki yasın olumsuz etkilerini azaltabilir.
  • Hayatına kıymetini anlamak : Kayıp, yaşama yönelik bakış açısının yeniden düzenlenmesini sağlayabilir. Ölümün farkına vardırıp yaşamın kıymetini gösterir.
  • Manevi ruhsal değişim : ölüm ve ölümün anlamını kendi açısından değerlendiren insan manevi olarak hayatını düzenlemeye gidebilir. Varoluşsal yolculuğuna katkı sağlayabilir.

 

 

Psikolojik sağlamlılığı güçlendirmek için ise ;

  • Yaşadığımız olayın getirdiği olumsuz duygu ve düşünceleri yeniden yorumlayarak olumlu duygu ve düşüncelere dönüşmesi için çalışılmalıdır.
  • Kaybedilen kişiye dair güzel anı ve özelliklerin konuşulabilmesi, güzel duyguların deneyimlenmesi, bireyin motivasyon ve enerjisini arttıracak faaliyetlerin yapılması olumsuz deneyimleri tamir etmektedir.
  • Başlamak zor olabilse de fiziksel aktiviteler yaparak beynimizin kimyasından faydalanmamız önemlidir. En basitinden yürüyüşe çıkmakla başlayabilirsiniz.
  • Bireylerin toplumsal yada bireysel destek alarak kendilerini ifade edebilecekleri, iyi hissedebilecekleri kişilerle birlikte olmaları psikolojik sağlamlığı arttır.
  • Geleceği yönelik hayallerinizi iyimser ve umut dolu düşüncelerle beslenmeniz de yas sürecinden güçlenerek çıkmanız için oldukça önemlidir.