Prof. Dr. Nevzat Tarhan-Pozitif İlişkilerin İnşası


Prof. Dr. Nevzat Tarhan-Pozitif İlişkilerin İnşası

POZİTİF İLİŞKİLERİN İNŞASI
Prof.Dr. Nevzat TARHAN-Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü

Gelişimsel psikoloji alanında yakın ilişkilerde bağlanma teorisi yüksek etki düzeyine sahiptir. Borderline kişiliklerin bağlanma stilini incelediğimizde bu örüntüdeki kişilerin sevdiklerine ''Allah belanı versin'' dedikten sonra ikinci cümle olarak ''Sakın beni bırakma'' minvalindeki tutarsız söylemleri gözlemlenmiştir. Bu örüntüdeki kişiler kaçıngan bağlanma stiline sahiptirler. Borderline kişiliklerin duygusal boşlukları vardır. Erken çocukluk döneminde de bağlanma stillerini önemseriz. Her bireyin güvenli bağlanma stiline sahip olmasını isteriz.  
İnsan hayatında belirleyici 3 önemli ilişki vardır. Bunlardan ilki kendisiyle olan ilişkisidir. İkincisi sosyal çevre ve aileyle olan ilişkisidir. Üçüncüsü ise dünyanın geri kalanıyla olan ilişkisidir. Bu ilişkilerin hepsini nasıl tanımlayacağı kişinin zihninde kodlanmıştır. Bütün bunlar pozitif ilişki inşaa etmenin önemini ortaya koymaktadır. 
Evlilik ilişkilerini değerlendirdiğimizde eşlerin birbirlerinin kusurlarını düzeltmeye çalıştığını gözlemliyoruz. Peki bu ne anlama geliyor? Aslında iki tarafta birbirini düzeltmeye çalışırken ego savaşı ortaya çıkmaktadır. Rekabetçi bir ilişki doğmaktadır. Halbuki bir ilişkiyi ''pozitif ilişki'' olarak tanımlayan  tamamlayıcı ilişki olmasıdır. Yani çiftler evlilik gemisini yürütürken, her iki tarafın da çıkarlarını gözetmeli, bir tarafın ezilmiyor oluşuna dikkat etmelidir. Batı dünyasının bizlere öğrettiği bir şey var ki o da şudur; Kadın erkek ilişkisi rekabet ilişkisine yol açmaktadır. Batı bize der ki; İlişkide güçlü olan daha baskındır ve partnerine her istediğini yaptırır. 
Bizim sahip olduğumuz geleneksel kültür kodlarımıza baktığımızda ise ''Evlendikten sonra evdeki kedinin bacağını arıyacaksın'' söylemi yer almaktadır. Bu söylem ataerkil bir toplum yapısını göz önüne sermektedir . Hal böyle olunca da ezmek ve ezilmek tutumları meydana gelmektedir. Günümüz perspektifinden baktığımızda ise artık kadınlarımız haklarını aramakta ve her şeye tamam dememektedir.  Akabinde erkekler de ''Sen bana itaat etmiyorsun'' karşı gelme söyleminde bulunmaktadırlar. İkili ilişkiler efendi -köle ilişkisine dönüşmekten ziyade, pozitif ilişki inşaa etme amaçlı kurulmalıdır. Bu noktada kültürel değişimi erkekler kaçırmaktadırlar. Günümüzde artan şiddetlerin sebebi buna dayanmaktadır. Artık pek çok genç otonomi sahibi olmak istemektedir. Ebeveynler çocuklarını yetiştirirken ya kişiliğini övmekte ya da eleştirmektedir.  Her iki tutum da sağlıklı değildir. Yapılması gereken; çocukları olumlu ve olumsuz özellikleriyle kabul etmek, yalnızca olumlu özellikleriyle ilişki kurmaktır.  Üstelik çocuklar içinde yakın ilişkiler bu dinamik üzerine kurulmalıdır.
 Karşı cinsle arkadaşlık ilişkisi üç aşama üzerine kurulmaktadır. İlk aşama arkadaşlık aşamasıdır. İkinci aşama sevgililik aşamasıdır. Üçüncü aşama sevgililik hatta bazen arkadaşlık ve dostluk daha sonra evlilik aşamasıdır. Dostluk aşamasında müthiş bir güven söz konusudur. Bu aşamalar ilişki biçimidir. Bir insan aynı anda birden fazla ilişki biçimini kapsayabilmektedir.  Peki pozitif ilişkiler nasıl inşaa edilir? En önemli nokta hayat senaryolarıyla inşaa edilmesidir. Eğer kişi erken çocuk döneminde  olumlu senaryolarla dolu bir yaşantıya sahipse bunları ilerleyen yaşantısına taşıması ve hayatına uygulaması kolaydır. Kişi hayat senaryosuna olumlu hikâyeler yazmış demektir. Olumsuz senaryoları olumlu senaryolara çevirmek ise  terapilerdeki ana hedefimizdir.  
İçinde yaşamış olduğumuz çağ, bireyselleşme adı altında benmerkezciliğin kutsallaştırıldığı bir dönemdir. Benmerkezciliğin bu kadar kutsallaştırıldığı bir çağda da en önemli şey benmerkezciliği olan kişiyle nasıl ilişki kurarım? olmalıdır. Böyle bir kişiyi düzeltmeye çalışma çabacı  her iki tarafı da yıpratacaktır. Söz konusu kişilerle kazan - kazan ilişkisi kurulmak daha işlevseldir. Kazan- kazan  temelli ilişkilere ''Altın orta nokta kuralı''  denmektedir. Orta noktada buluşulduğu zaman işbirliği oluşuyor olacaktır. Pozitif psikoloji temelli terapilerde de en önemli şey özbilinç yani kendini tanımaktır. Bir diğer önemli şey ise özyönetim yani kendi kendini yönetebilmektir. Kendinin lideri olamayan bir kimse bir ailenin lideri olamaz. Sınıf lideri vb. dahi olamaz. Kişi arzu ve dürtülerine tarafsız olmalıdır.  Daha sonra kendisini yönetebilir. Üçüncüsü ise empati yapabilme becerisidir.  Bütün kötülüklerin, toplumsal çıkarcılık arkasında empati yoksunluğu yer almaktadır.  Empati çalışmalarının en önemli aşaması, iyi işbirliği kurma çalışmasıdır. Aşk iyi ilişkilerde sebep değil sonuçtur. Aşk + iyi işbirliğinin sonucu ömür boylu aşktır. Aşkın buharlaşmaması için sevginin iyi bir iş birliğiyle beraber olması gerekir. Aynalama, beyinlerin aynı anlamda çalışması anlamına gelmektedir. Kişiler birbirlerini aynalarken aynı şeyleri  hissederler. Bu bağlılığın olduğuna işaret etmektedir.  Sağlıklı ilişkilerde ''ben'' olarak kalabilmeyi başardıkça ''biz'' olmak vardır. İlişkilerde bunu sağlamak hedeflenmelidir. Kişi kendi benliğini yok sayarsa bu onu değersizleştirir.  İyi ilişkinin sırrı açık, şeffaf ilişki kurmaya dayanır. Partnerler birbiriyle şeffaf olduğu sürece ilişkinin güvene dayalı olduğunu söyleyebiliriz.  İlişki dinamiği bunun üzerine dayalı değilse çatışmalar çıkar. İyi, düzgün ve sağlıklı ilişkinin  5S kuralı vardır.  1- Sevgi 2- Saygı. Sevgi su ise saygı çanak gibidir. Sevgi tek başına yetmez. Sınırları belirler. 3- Sabır. Her insan hata yapar. Hatanın olduğu yerde zamana ihtiyaç duyulur. 4- Sadakat. Sadakat iki anlam taşır.  Biri bağlılık diğeri doğruluk. İlişkide yalana yer verilmemelidir. Bu da elbette güvenli bağlanma ile ilişkilidir. 
5- Samimiyet, içtenlik.